Marissa'nın sesi bile beni baştan çıkarmaya yetiyordu. Saçlarının kokusu, dudaklarının karşı koyulmaz tadı, gözleri... Onu vazgeçilmez kılabilecek bir sürü şey sayabilirdim. Benim çocuksuluğuma ve kuralsızlığıma karşın, o ciddi bir güzellikti. Bunu asla reddedemezdim, o beni yola getirmesini biliyordu. Tabi şimdi beni yoldan çıkaranın ta kendisi oydu. Dudaklarımla ona sahip oluyordum ama bu bana yetmiyordu. Her seferinde daha fazlasını istiyordum. Ki o da bunu biliyor olmalıydı, hissediyor olmalıydı. Vücudumun her bir uzvu adeta ona yalvarıyordu. Ona susamıştım. Aramızdaki son engelleri de kaldırdım. Kıyafetler ona yakınlığımı engelliyordu. Kulağıma bir, seni seviyorum, fısıldandığını duydum ya da hissettim. Çünkü aramızda daha çok hisler rol oynuyordu. Ellerimi onun ince ve biçimli belinde gezdirirken, ben de cevabımı onun boynuna fısıldadım. "Ben de seni seviyorum, Marissa."Artık kesinlikle dayanacak gücüm kalmamıştı. Kendimi ona biraz daha yaslarken gözlerinin içine baktım. Hazır olup olmadığına onun karar vermesi gerekiyordu. Ayrıca, bitişe ulaşmadan önceki hamleyi ona bırakmak istiyordum. Acele etse iyi olurdu. Vücudumun ona olan arzusu zapt edilemez duruma gelmişti çünkü.