Sabahın odasına vuran ilk ışıklarla uyanan Stephanie , büyük bir hışımla yatağından kalktı..Bugün her şeyini hazırlaması gerekiyordu.. Çünkü Beauxbatons'a başlayacaktı.Bunun için gerçekten de çok heyecanlıydı. Ayrıca her yeri tir tir titriyrdu. Her sabah yaptığı gibi ilk işi balkonuna çıkıp o temiz havayı içine çekmek olacaktı. Hemen balkona çıktı ve manzarayı gözleriyle şöyle bir süzüp ardından derin bir nefes alıp , kokuyu içine çekti.Mis gibi çiçek kokuyordu her taraf.. Stephanie ,çiçek kokularına bayılırdı... Kendi kendine gülümsedi. Belkide bu onun en sevecen özelliklerinden biriydi. Hep doğayla iç içe olmak , onun için çok önemliydi.
Çok vakit kaybetmeden balkondan ayrılıp , odasına geçti. Yatağını topladı ve hemen ılık bir duş aldı. İşte yepyeni bir güne zinde başlamıştı. Bu onun gizli formülüydü. Duştan çıktıktan sonra, üstünü temi bir şekilde giyindi. Beyaz bir bluz geçirmişti üstüne ve bluzun üstünde de altın renginde taşlar bulunuyordu.Altına ise şık bir etek giymişti. Muggle'lar bu eteğe kendi aralarında balon etek diyorlarmış. Stephanie, her şeyi tamam olduktan sonra ikizi Emili'nin odasına girdi, ve yine kapıyı çalmayı unutmuştu.." Selam Emili, hazır mısın? "
dedi onun yanına giderek.. Onu gözleriyle süzdüğünde gerçekten de en az kendisi kadar güzel göründüğünü anladı.. İkiside tam anlamıyla süperdiler. Emili Stephanie'ya" Hadi canım aşağıya inelim. "
dedikten sonra Stephanie ' tamam ' anlamında başını salladı ve beraber aşağı kata indiler. Anneleri ile babaları salonda oturmuş öylece onları bekliyorlardı.Onları Beauxbatons'a babaları götürecekti..Stephanie hemen annesi ile babasının yanına gidip , ikisinide öptü.Sonra babasına döndü ve şu kelimeleri söyledi;" Hadi babacım biz hazırız. "
Babası bunun üzerine, yerinden yavaşca kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Artık gitme vakti gelmişti. Stephanie'nın heyecanı gittikte daha da artıyordu. Emili'ye bakı ve onun elini sıkarak konuştu,
" Çok heyecanlıyım. "
Emili gülümsedi ve ' bende ' anlamında başının salladı.. İkiside annelerini son kez öptükten sonra limana doğru yola çıktılar.Beauxbatons'a onları bir çeşit gemi götürecekti. Yolda giderken bütün her şeyi camdan izliyordu.. İnsanları, arbaları ve doğayı.. Her şey olması gerekn kadar mükemmeldi.. Zaten Stephanie'da böyle olmasını istiyordu. Ve işte sonunda limana varmışlardı.Üçüde arabadan indiler ve limana doğru yürümeye başladılar. stephanie yürürken yanından geçen bütün insanları süzüyor ve onlara ufak gülümseler fırlatıyordu. Babası onların her şeyini hazırlayıp onları gemiye bindirdi.İkiside gemide öylece oturmuş , suskun suskun bakınıyorlardı.O sırada Stephanie konuşmaya başladı," Artık Beauxbatons'a gitmemize çok az kaldı Emili. "
Emili gülümsedi ve ona yanıt verdi," Evet tatlım. "
Stephanie derin bir nefes aldı.Gözü ayakkabılarına takılmıştı.Acaba çok mu süslü giyinmişti.Etrafına baktığında çoğu kişi sade şeyler giyip gelmişti. Bu yüzden biraz çekingenlik hisseden Lily durmadan kıpraşıp duruyordu.Bluzunu düzeltti ve çantasından altınla kaplı olan aynasını çıkartıp son kez kendine baktı. Artık gemi kalkmıştı...
Yavaş yavaş hava kararmaya başlamıştı.Stephanie saniyeler geçtikçe daha da heyecanlanıyordu. Çok geçmeden hemen kendine hayalindeki arkadaş grubunu kurmalıydı. Bu onun her zaman hayal ettiği bir şeydi. Kendine havalı bir grup kurup tüm ezikler ile uğraşmak. Ama bunu yapması biraz zaman alacağa benziyordu. Emili'ye baktı ve konuştu," Hadi canım gel geminin dış kısmına çıkalım. "
Bu sözün üzerine biraz duraksadı. Şimdi ise hangi binaya seçileceği konusunda bir endişesi vardı. Ya Aventurin ya da Aquamarin' e seçilemezse. Aslında stephanie Aventurin'e seçilmek istiyordu. Bu belkide onun en büyük dileklerinden biriydi , diye düşünürken en sonunda ikizi Emili cevap verdi," Evet tatlım gidelim , burası sıktı. "
İkiside kıkır kıkır gülmeye başladılar. Oturdukları koltuktan kalkışları bile o kadar çok havalıydı ki.. İnsanlara hava atmaya bayılıyordu. Geminin dış bölümüne doğru yürürken , yanından geçtiği ezik tiplere ilk önce havalı bir şekilde gülümsüyor sonra da Emili'ye bakıp bir şeyler söylüyormuş gibi yapıp dalga geçiyordu. Şimdiden başlamıştı haylazlığa.. Ve sonunda açık hava bölümüne çıkmışlardı. Stephanie temiz havayı derince içine çektikten sonra manzarayı seyretmeye koyuldu. Her şey o kadar çok mükemmeldi ki.. Gözlerini onları seyretmekten alıkoyamıyordu. Bütün her yer masmavi bir deniz ile kaplı , sağ tarafta yemyeşil dağlar vardı. İleriye baktığında ise , güneşin batışını gözlemleyebiliyordu. Bu mükemmelinde ötesindeydi. Stephanie güneşin batışını izlemeye bayılırdı. Kendi kendine hafifce gülümsedikten sonra emili'ye baktı ve,
" Sustun birdenbire. "
diyerek cevap bekledi. Herhalde Emili'de bu müthiş doğayı izlemeye koyulmuştu. Gerçektende insanı o kadar çok büyülüyordu ki, hep ona bakası geliyordu... Emili derin bir iç çektikten sonra cevap verdi,
" Bu manzara karşısında konuşmak mümkün değil.. "
Stephanie sadece gülümsemek ile yetindi.. Vakit gittikte azalıyordu, süre dolmak üzereydi. Kafasını arkaya doğru çevirdiğinde , bütün herkesin toplandığını gördü. Sonra Emili'yi kolundan tutarak iç bölüme gitti. Profeförlerden birine ,
" Acaba vardık mı? "
diye sormaktan hiç çekinmememişti. Karşısında duran Profesör ise ' evet ' anlamında başını salladı. Stephanie Profesör'ün verdiği cevabı çok iyi anlamıştı. Bu yüzden de hemen kendi oturdukları bölüme gidip eşyalarını toplamaya başladılar. İkiside birbirlerinden heyecanlıydı. Beauxbatons'a varmışlardı. Şimdi ise bütün öğrenciler sırayla gemiden indiriliyordu...